Şirketteki toplantı odalarında bile belki oradaki kadar konu tartışılmıyordur. Hatta yine bazı konuların burada karara bağlandığına şahit olunmuştur. Şirkette kim terfi etmiş, hangi yöneticinin “Aman kimseye söyleme” diye bin tembih ederek verdiği sır sağır sultan tarafından bile duyulmuş, kim istifa edecek, kimin ayağı kaydırılacak, kime ne kadar bonus verilecek, hangi departmana yeni bir yakışıklı başlamış, kim kiminle çıkıyormuş şeklindeki tüm dedikoduları öğrenebileceğiniz en sağlam “sosyal paylaşım mekanıdır” şirketin kadınlar tuvaleti.
Yalnız bu mekanın ufak bir sorunu vardır. Ne yazık ki genelde pistir. Bunca yıllık iş hayatımda, çalışan insanların eğitim düzeyinin genel olarak yüksek olduğu kabul edilirse, bu sosyal içerikli ortamın neden her zaman pis olduğunun anlaşılabildiği tek bir işyerine rastladığım da görülmemiştir. “Eşeğe altın semer vurmuşsun eşek yine eşek” sözünün doğruluğu bir kez daha ispatlanmıştır. Business kartımızda ne yazarsa yazsın hepimiz eşeğiz(!) manasına gelir bu. Her tuvaletten çıkanın “Bu tuvaletler neden bu kadar pis” diye yakındığı düşünüldüğünde herkesin sütten çıkma ak kaşık olma durumu sözkonusudur. Eh, bu da şirketten kimse bunu yapmadıysa, kadınlar tuvaletinin gerçek anlamda “içine eden” kişilerin ancak şirket dışından olabileceği tezini gündeme taşır. Öyle ya, ben s*çmadım, o da s*çmadı, peki kim s*çtı polemiği ancak bu şekilde çözümlenebilir!
Mesela en bilinen yaklaşımı sizin bir numaralı arkadaşınız olma taktiğidir. Buna kendisini o kadar inandırmıştır ki, size ancak en samimi arkadaşınızın sorabileceği türden soruları yöneltmekte hiç çekince duymaz. Sizse, ona sümüklü bir şekilde yakalanmış olduğunuz için bu soru-cevap trafiğine baştan 1-0 yenik başlamış sayılırsınız, zira sümükler burnunuzdan akarken vereceğiniz “Yok bir şey” tarzı cevap, bu Nuri Alço kılıklı sülüğü sizden uzaklaştırmaya asla yetmez. Şanslı bir gününüzse o sırada tuvaletlerden birinin kapısı açılır ve kendinizi içeri atıp tek kişilik özgürlüğünüze kavuşabilirsiniz.
Diğer bir taktiği, hemen ortak bir muhabbet açmaktır. Mesela, az önce içeride biriyle tartıştığınızı duymuş ama konunun ne olduğunu anlayamamışsa, hemen o kişiyle ilgili bir konu açıp kendisinin de ondan pek hoşlanmadığı ortak paydasından hareketle sizi yakalamaya çalışır. Eee, ne de olsa “ortak düşman her zaman insanları birbirine yaklaştırır”di mi? Size bu da sökmedi diyelim. O zaman ses tonu taktiğini kullanır. Sümüklü bir anınızda olun olmayın, sehven aynı anda tuvalette olmanız bile yeterlidir bazen onun için. O anda öğrenmek istediği, ilgisini çeken konu neyse hiç çekinmeden açar konuyu kulağınıza doğru eğilip sesini büründürdüğü fısır fısır tonla.. Bu da başka bir taktiktir. Size bir sırrını açıyormuş hissi verip bir anda ağzınızdan baklayı çıkartmanızı sağlamaya çalışırken ses tınısına bile özen göstermesi ayrı bir alkış haketmesini sağlar. Eee, ne de olsa hedefe ulaşma yolunda her şey mübahdır, değil mi?
Şirketten biriyle ilgili bilgi mi toplamak istiyorsunuz? Yeni bir yakışıklı mı düşmüş yoksa piyasaya? Hepinize tavsiye ediyorum. Bırakın şu feysbuku ya da tıvitırı falan. Gidin, şirkette takip etmek istediğiniz kim varsa onun hakkında bilgi edinmek için kadınlar tuvaletinde biraz daha fazla takılın. Bahse girerim, neler öğreneceğinize siz bile şaşıracaksınız!