5 Eylül 2010 Pazar

Bayılıyorum İş Kadını Olmaya !

Yok canım; tamamen uydurma haberler bunlar. Yani benim iş hayatımı sonlandırıp ev kızı (henüz koca adayım bile olmadığı için buraya ev hanımı yazamıyorum) olmak istediğim haberleri. Ben iş kadını olmayı seviyorum. Çünkü ben seviyorum :

*Sabahları kargalarla birlikte, bazı zamanlarda belki onlardan, hatta güneşten bile önce uyanmayı,

*Her sabah aynaya baktığımda karşılaştığım maymunu insan kılığına sokmak için makyaj yapmak ve kendisini insan içine çıkabilir hale getirmek için ona türlü pahalı elbiseler alıp giydirmeyi,

*Bu hatırı sayılır kıyafetlere tonlarca para harcamayı,

*Hemen her gün topuklu ayakkabı giymeyi,

*Gün içinde binmek zorunda kaldığım toplu taşım araçlarında terden geberip, ofise döndüğümde ise durumun tam tersiyle karşılaşıp yaz ortasında kutuplardaymış gibi donmayı,

*Çoğu zaman ancak tek bir kez giyilebilen, hatta bazen giyilirken kaçan ince çoraplarla verdiğim mücadeleyi,

*Arkamdan konuştuklarını bildiğim, ancak yüzüme gülümseyen bazı insanlarla tüm gün dirsek temasında, birlikte çalışmayı,

*Bir hatun olarak duygularımla değil, mantığımla hareket etmek zorunda olmayı,

*İşe gidip gelirken dünyanın en güzel şehirlerinden birinde yaşadığının farkına varabilmek şöyle dursun, günden güne daha çekilmez bir hal alan trafiği ve şoförlerinin nedense hemen hepsinin burnunu karıştırdığı caaanım İstanbul’umun trafiğinde araba kullanmayı,

*Kafam erkek arkadaşımla yaptığım münakaşada olduğu halde, hiçbir şey olmamış gibi yönetim kurulu önünde prezentasyon yapmayı,

*Mutsuz olduğu halde nefret ettikleri işyerinde çalışmaya devam eden, şikayetleri ile etrafındakileri de bunalıma sokanlarla aynı ofiste çalışmayı,

*Bir gıdım güneş görmeyen masamda etrafıma koyduğum birkaç kaktüse bakarak günümü çürütmeyi,

*Kendime istediğim kadar zaman ayıramamayı,

*Hasta olduğum, regl olduğum, bunalımda olduğum günlerde işe gitmeyi,

*Tatil için yaşıyor olmayı,

*Dışarıda yapılacak en ufak işim, her türlü doktor randevum için amirimden izin almak zorunda olmayı,

*Tüm gün, gözüm sürekli saatte gezinmeyi,

*Sürekli prezentabl görünmek durumunda olmayı,

*Kendimi kocaman bir dişliye bağımlı olarak çalışan ufacık bir dişli gibi hissetmeyi ve bu kısırdöngüden bir türlü kurtulamamayı,

*İşyerinde iş, evde ev kadını, evlenince eş, çocuk sahibi olunca anne, vb bir sürü karpuzu tek bir koltukta taşımak zorunda olmayı...

*Karlı ya da yağmurlu havalarda, +40 ya da -5 derecede, yağmurda çamurda işe gitmeyi...


Seviyorum kardeşim; zorla mı?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder