Eveeet, bayram dönüşü ofisin nasıl olacağına dair bazı öngörülerde bulunacağım izninizle...
Öncelikle büyük ama gerçekten büyük bir çoğunluk bu Kurban Bayramı’nda, ‘özellikle’ her tv açtığında kendini kesmiş kasap, kaçmış angusları kovalayan angut, en son savaşlarda kan gölüne dönmüş denizlerimizin kurban kanına bürünmüş manzaraları ya da ne biliim çöpünü boşaltmak için açtığı çöp konteynırlarında dana ya da koç başı ile karşılaşmamak için mutlaka yurtdışına gitmiş olacak. Ki siz bunları özellikle facebook’tan takip etmiş olacaksınız. Zira herkes facebook’daki durumunu @New York, @ Maldivler, @Amsterdam şeklinde çoktaaan güncellemiş olacak. Bir kısmı ise (hava atıyor olmamak ama inceden inceye de nerede olduğunun herkes tarafından bilinmesini istemek ikileminde sıkışmış olanlar) facebook durumlarına biraz gizemli mesajlar bırakıp soru sorulmasını gerektiren kıvamda yazmış olacaklar... Sanki amaçları hiç ama hiç bunu belli etmek değilmiş de, eh madem sordunuz cevaplayayım şeklinde bir durum oluşturmak için...
Diğer bir kısım yurt içinde bir yerlere gitmiş ama mutlaka ‘gitmiş olacak’; İstanbul dışına çıkmış olacak. Hiçkimse şairin dediği gibi ‘İstanbul’u dinlememiş olacak gözleri kapalı’... Her fırsatta dünyanın en sevdiği şehrinde oturduğunu söyleyerek İstanbul’dan başka yerde nefes alamayacağını dile getirenler, arkalarına bakmadan İstanbul’dan kaçmış olacaklar... Bir yandan ‘nerde o eski bayramlar’ diye ağlanıp, diğer yandan ana babalarının elini öpmeye bile fırsat bulamayanlar olacak bunlar... Normal zamanlarda hep bu şehrin koşturmacasında olduklarından kendilerini haklı görecekler hem de. ‘Hepimiz tatil için yaşıyoruz’ sloganını doğrulayarak...
Bu iki gruptan insan çokça olacak ofise döndüğünüzde... Aklınızda bulunsun...
Oysa eminim aranızda benim gibi, tatilde İstanbul’u beklemiş olanlarınız olacak. Yazık size, yazık bize kıvamındakiler... Diğer iki grup ofiste size yaptıkları tatili anlatmak için yanıp tutuşurken sizin nereye gittiğinizi sorup “Bir yere gitmedim; İstanbul’da aile saadeti yapıp dinlendim,” cevabını alınca sizi teselli etmek istermişçesine “En iyisini yapmışsın aslında. Tatil dediğin de yorgunluk oluyor biliyor musun? Kaç saatlik uykuyla geldim işe,” diyerek güya sizi teselli edecekler sinirinizi bozduklarını bilmiyormuş gibi yaparak... Çünkü bu iki grup birbirleriyle girmiş oldukları ‘tatilde en cool, en güzel, en gezilesi’ yerde olma yarışını kazanmak ve ‘Kurban Bayramı tatilini en iyi şekilde geçirmiş çalışan kişi plaketi’ni almaya hak kazanmak için hikayelerini, fotolarını, başlarından geçen harika olayları, gittikleri yerleri, yedikleri şeyleri sizinle paylaşıp, jüri üyesi siz olduğunuz için sizden bir onay bekleyecekler. Hiçbir yere gitmeyen zavallı olarak tarafsız sahada olduğunuzdan... Ve siz de, biraz kıskançlık, biraz içerleme ve biraz da dürüstçe şöyle diyeceksiniz : “Hiçbir yere gidemedim; Allah benim belamı versin. Ama İstanbul’u daha sakin olduğu zamanlarda gezmek gibisi yok.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder