2 Kasım 2010 Salı

Hahahaha ! Kadın Dergileri ve Onların Akıl Sır Ermez Testleri :o)

Ben oldum olası bu kadın dergilerinin testlerine çok gülmüşümdür; uzun bir süre daha gülmeye devam edeceğim sanırım zira karşıma çıkan dergilerde aynı tarzın devam etmekte olduğunu biraz üzülerek ama daha çok da gülerek takip etmeye başladım. Benimle aynı jenerasyondan olanlarınız daha iyi hatırlar herhalde; eskiden bu dergilerden çok fazla bulunmazdı ve biz de kırk yılda bir harçlığımızı biriktirip bir tanesine nasiplenebildiğimizde, bunların içini dışını, noktasını virgülünü okur, yalayıp yutardık köşe bucaklarını. Fotolar, yazılar da boşa gitmezdi zaten. İncik cincik okunmak bir kenara, ayrıca en yakışıklı ve en güzel şarkıcı ya da “artiz”lerin fotoları kesilir, bu fotolar bizim moron gençliğimizin en önemli hobilerinden olan Anket Defterlerimizi süsler, o zamanların dergilerinden esinlenerek hazırladığımız, içine onlarca soru doldurduğumuz defterler sayesinde kim kimi seviyormuş onu öğrenir, çaktırmadan en hoşlandığımız adama verip hakkında daha fazla bilgi edinmeye çalıştığımız bilgi kaynaklarını oluşturmamıza yarardı. Bizler, gençliğimizden bu yana, en azından bir arpa boyu kadar bile olsa yol gitmişizdir herhalde. Ama sanırsam kadın dergilerinden hâlâ yerinde sayanlar var. Olsun, ne güzel işte bize de eğlencelik olur bunlar. Hadi gelin birlikte bakalım : Marie Claire Kasım sayısı, “Kadınlığınızı nasıl ifade ediyorsunuz?” PSİKOLOJİ TESTİ -valla psikoloji testi yazmışlar; ben bilmem :o) –

SORULAR :

1) Bir saat kadar boş zamanınız var, nasıl değerlendirirsiniz?

A*Güzellik oyunları oynarım B*Spor salonuna koşar terlerim C*Parkta oturup hayal kurarım D*Internette araştırma yaparım. Japonya’da göğüsleri büyüten ve kalçaları incelten içecek olduğunu öğrendim.

Şimdi güzelim, sen iyi hoş bu soruları yazmışsın da, bizim İstanbul’da çalıştığımızı bilmiyon mu acep? Bir kere güzellik oyunları oynamak ne demek yaw? Onu hiç anlamadım zaten. Sonraaa, spor salonuna nasıl gidiyon bir saat boşlukta; bütün gün ayakların g*tüne vurmuş koştururken, yok spor yapacakmış da terleyecekmiş de. Anan ağlamış zaten topuklularla bi o yana bi bu yana koşturmaktan. Ayrıca hadi diyelim spor yaptın. İşyerine dönünce yine prezentabl gözükçem diye duş alcan, saçını yapçan, üstüne başına çeki düzen verip prezentabl gözükçen diye bi ton uğraşçan... E, onlar zaten en az bir saat sürer be! Ama yok, ıslak kafayla toplantıya girip şuh bir görüntü sergileyerek hazırlandığım yeni projem için yöneticilerimden daha kolay destek alırım diye düşüneniniz varsa o ayrı; çabasını takdir ederim. Ama merak ediyorum, sen parkı nerden buldun bu kadar plazanın arasında da bir güzel gittin, oturdun, hayal kurdun, işe döndün; sorarım sana? Ben internette popo küçültme araştırması şıkkını seçiyorum!!
2) Öğle yemeği mönünüz...

A*Dün pazara gittim, bol bol alışveriş yaptım. Kendime satın aldıklarımla çok güzel bir salata hazırladım. B*Hafif olacağı kesin. Kilom değişmedi ama kendimi şişkin hissediyorum. C*Arkadaşlarımla İtalyan restoranına gideceğiz. Tiramisuya bayılıyorum! D*Her gün olduğu gibi bir parça protein, bir parça sebze, bir parça nişastalı besinden oluşan yemeğimi yiyeceğim.

“Ne yani? Seçenekler bunlar mı?” dediğinizi duyar gibiyim! Yaa, bu testler kim için hazırlanıyor cidden merak ediyorum! Şimdi ben, bu dergiyi alan, İstanbul hengamesinde işe gidip gelmeye çalışan, fazla mesai yapan, gün içinde totosunu bile kaşıyacak vakit bulamayan bir hatun... Hft.sonu kendine ayıracak epitopu birkaç saati olan ben, pazara mı gidicem?? Meyve sebze reyonlu devasa marketlere n’olmuş ki?? Hem de son derece sağlıklı şeyler alıp bir güzel kendime salata hazırlayacak; onu işyerinde öğle yemeği olarak tüketilmek üzere, ofise getiricem! Tabii bu arada getirdiğim son derece sağlıklı (sanırım organik pazara gidiyorum) salatayı da yine en az salata kadar sağlıklı x-ray cihazından geçirip sokuyorum ofise; ona da dikkatlerinizi çekmek isterim! Ya da diğer bir seçeneğe göre İtalyan restoranına gidecekmişim de, hafif bir öğle yemeği yiyecekmişim de... Her yer İtalyan restoranı dolu ya İstanbul’da!!! Hepimizin ofislerinin yanında hemen bir tane bulmak mümkün çünkü! Eh, ben de oraya gidiveriyim bari... Valla benim gidip gidebileceğim restoran olsa olsa ya pideci, sandviçci, ya da en fazla köfteci, dönerci olabilir. Burası Türkiye ciciş! İtalya diil !

3) Haftanın fiziksel aktivitesi... A*Pazartesi cardio egzersiz, Salı yer hareketleri, Çarşamba aqua-palming, Perşembe pilates, Cuma karın egzersizleri.Hft.sonu da futbol tabii. B*Karın kaslarını biçimlendirmek için göbek dansı, sıkılık için rumba. C*Dışarıda tai-chi, içeride feldenkrais. D*Geçen ay vücut biçimlendirme yaptım ama bıraktım. Şimdi göbek dansına veya bisiklete başlayacağım.

Bu mudur yani? Neyim ben? Olimpiyatlara hazırlanan bir atlet mi? Ne gerek var bunlara? Anam ağlamış bütün gün zaten. Hiç işim yok her güne farklı spor yapıcam bir de. Hft.sonu futbol olayına hiç girmiyorum bile! Boş gezenin boş kalfalarına söölicen sen onları bi zahmet; bize diil. Hani var ya, “Spor bir yaşam biçimi; yapmayanları anlayamıyorum. Ben sporsuz yaşayamam” diyen boğazı sıkılası, yüzüne kezzap atılası 90-60-90 tipler. Onlar bizim gibi her gün 8-5 ya da 9-6 çalışan hatunlardan diil hayatım. Onu hatırlatmak isterim. Sen bu cevabı ancak onlardan alırsın. Hadi göbek dansı pek güzel; o iyi bir seçenek olmuş... Türküz yani, kıvırırız evelallah! Ama rumba nedir? Yok sıkılık için iyi gelirmiş de bilmemneymiş. Hiç soruyor musun, hayatı düğünlerde, en fazla damat halayı çekip mastika yaparak geçmiş bir hatun bu danslardan anlar mı; kıvırabilir mi diye? Hem, tai-chi ve feldenkrais nedir leyn? Yemin billah ilk kez duyuyorum. Türkçe olmamasını da geçtim; bu dergi acaba Türkiye dağıtımı için tam tercüme edilememiş mi? Ya da ben Amerikancasını mı aldım da haberim yok??

Önemli Not: Valla benim, “Kadınlığımı Nasıl İfade Ettiğimi” anlamaya nasıl yardımcı olacağını bile anlayamadığım bu “Psikoloji Testi”nde toplam onaltı soru vardı ve ben sadece üç tanesini yazabildim buraya; varın gerisini siz düşünün :o) Ben bunu yapmaya devam edicem ;o)

1 yorum: